4 Aralık 2016 Pazar

Ne kadar az kaldı bende bilemiyorum.. Belki de bitirmek korkutuyor insanı...



"Hani serde Anadolu’nun kahramanlıkları var ya; Tayyar, kızın yüzüne bakamadı. Gördüğü birkaç saniye de yüzünün hatları kazını verdi gözbebeklerine. Ekin’den bu yana yüreğini nasırla kaplamaya yeminliydi. Hatta Asya ona dokunduğu o hastane merdivenlerinde bir anda başlayabilecek o koca yangını tek başına söndürmüştü. Şimdi ne yanacak tek bir dal, ne de soğuyacak bir köz yoktu. İyi de yüzü neden al al olmuştu. Gece sırtında taşıdığı, kusarken ay ışığı saçlarına deniz tuzunu taşıyan bu yüz nasıl oldu da yüzünü ısıtmıştı."
Tayyar sf: 276

21 Mart 2016 Pazartesi

Sahiden.....

Hergüne sığdırabildiği bir ölümü var hayatın.  Kan ve barut kokusu,  bebek kokusunu bastırmış. Bahar kendini müjdelerken bu kadar kan, kin, öfke neden?  Ölmek ve öldürmek için bu acele neden? Koskoca dünya kaç kişi için bu denli dar?  Etme ademoğlu kıyma insanlığa....


23 Eylül 2015 Çarşamba

Birden çok düş görmek....

İşte yeniden başlıyorum. Kelimeler sıralandı. Zihnimden kağıda dökülmek için sabırsızlanıyorlar....


24 Mart 2014 Pazartesi



Er ya da Geç.

Er ya da geç. tüm mesele bu. Gün oluyor doğumlarla, güzel haberlerle seviniyoruz. Gün oluyor ölümlerle üzülüyoruz.

Seni hep büyük bir fincan kahve içerken anımsayacağım. Amcamla birlikte Alman'ya dan Türkiye'ye yaptığınız ziyarelerden aklımda kalan senin gülen yüzün ve büyük fincanlarla kahve içişlerin oldu. İyi yolculuklar güzel insan. İyi yolculuklar. Orada tanıdığım bir çok iyi ve güzel insan var. Şimdi aralarına sen de katıldın. Anneannemin Türk Kahvesini içişini anımsayacağım gibi seni de Büyük Fincanda kahve içişlerini anımsayacağım. İnsanları hep en güzel anları ile anımsamaktan başka yapılacak birşey olmuyor neyazık. Er ya da geç doğulduğu gibi ölünüyor...
 İşte bu sebebptendir ki üç kuruşluk Dünya derler buraya. Üç kuruş için kimsenin canının yanması, birilerinin ölmesi gerekmiyor. Zaten beden toprak oluyor..
Senin içinde bir ağaç dikeceğim Gisela Yenge...